Tarot Okuması

Çok kadim bir öğreti olan "Tarot" un kaynağına ve içeriğine dair birçok söylem var. Kaynağının belirsizliğine rağmen çalışan bir sistem ve hayatın önemli sembol dillerinden birisi olarak karşımızda.

"Tarot" kaynağı bilinemeyen bilgilerden birisi olarak yer almakta hayatımızda. İlk  nerede, nasıl ortaya çıktığı ve kimin icat ettiği hakkında net bilgiler yok. "Tarot" kelimesinin hangi dile ait olduğu bile belirsiz. İlk olarak Arap kart oyunu Naibbbe'den türetildiği iddia  edilmektedir. Çİn'de ortaya çıktığını söyleyen bilgiler de yer almakta. Bazılarına göre Hindistan'da, Orta Asya'da, Mısır'da ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak kaynağı belirsiz bir  öğretidir.

Tarot kartları ilk olarak Avrupa'da 15. yüzyılın ikinci yarısında görülmüştür. Ancak burdan tarotun Avrupa da çıktığı sonucuna da ulaşamayız. Kartlar Avrupa'ya gelene kadar birçok değişime uğramış ve asırlarca farklı kaynaklardan beslenmiş görünmektedir. Psikolog Carl Gustav Jung'a göre; "Tarot Kartlarının sembolizmaları, toplumsal ve ruhsal arketiplerdir. Herhangi bir zamana ait değillerdir. İnsanlığın her türlü koşullarına uyarlanabilecek niteliktedirler."

Bilinmeyen ve çok eskilerden gelen bu sistem 78 karttan oluşmaktadır. Kartlar iki gruba ayrılmaktadır. 22 karttan oluşan Büyük Sır kartları (Major Arkana) ve 56 karttan oluşan Küçük Sır kartları (Minor Arkana). arkana kelimesi "Arcanum" dan türemiştir. Kelmenin isim babası 19ç yy okültisti Papus'tur. Papus, her kartın Arcane (yürek anlamına gelen Arca kelimesinden yola çıkarak) içindeki bir sırrı taşıdığını söyleyerek, Tarot karlarını Major Arcana (Büyük Sırlar) ve ve Minor Arcana  (Küçük Sırlar) olarak isimlendirmiştir.

Tarot destesinde her kart birbiriyle bağlantılıdır ve sırayla kartlar birbirlerinin devamı ve tamamlayıcısı niteliğindedir. Deste, Ezoterik Tek Tanrı inancının Südur teorisini baz alarak hazırlanmıştır. Her kart, Tanrıdan ayrılan bireylerin tekrar ona dönüş yolculuğunun aşamalarını temsil etmektedir.

Tarotta karşımıza çıkan 4 element, Tufan öncesi uygarlıklara ait bir söylemdir. Bu söylem, Tanrısal Südur teorisnin önemli bir parçasıdır. Tanrı  evreni yarattıktan sonra bu 4 temel element ile evreni kasotan Düzene getirmiştir. Yaradılış sırasına göre bunlar su-ateş-hava-topraktır. Bu dört element astroloji de de büyük öneme sahiptir. 

Astroloji bilimi ile Tarot sanatı binlerce yıldan bu yana bağlantılı olmuşlardır. Tarot ve Astroloji arasındaki en büyük benzerlik Major Arkana kartlarında ortaya çıkar. Bu kartlar, Astrolojideki yıldızlar ve gezegenlerle neredeyse mükemmel şekilde örtüşürler. Hava ve ateş buçları edil, su ve toprak buçları ise dişildir.

 

Tarot kartları hayat yolculuğumuzda tıkandığımız noktalarda bize yol gösteren ve bilinçaltımızdan gelen mesajları bize kartlar aracılığıyla ulaştıran kadim bir sembol dilidir. Bilgilerin asıl kaynağı, her birimizin bağlı olduğu Evrensel Üst Bilinçtir aslında.

Tarot geleceği söylemez, aynı astrolojide olduğu gibi oluşabilecek koşulları gösterir ve bize kararlarımız konusunda rehberlik eder. Ona körü körüne inanmak, gerçek olduğunu kabul etmek çok yanlıştır. Gelecek her AN yaratımda olduğundan geleceğin belirsizliğini aşmak bu anlamda imkansızdır zaten.

Tarot, kişinin bilinçaltının bir tür haritası olarak değerlendirilebilir. Kişi kendini ve bilinçaltındaki inançlarını keşfedebilirse yaşamında daha kolay ve farkındalıkla ilerleyebilir. Kısacası Tarot hayatın içinden bize gönderilen işaretlerden birisidir.

 

Kaynak:Cihangir Gencer, Atlanris İnisiyasyonu Tarot.